Başlangıç

Sarhoş naraları uğulduyor kulaklarımda. Çok içmişim, içime bağırıyorum, sesim çıkmıyor başkasına. Başım ağrıyor. Şaraptan değil, alışmaktan. Artık döndürmüyor bunlar başımı, ama birisi durdursun bu Galata’yı…

Baştan başlayabilsem keşke. Aslında başı da belli değil flu geçişler var hayatlar arasında ama yine de illa bir başlangıç gerekirse işte tam buradan almalı…

Neresiydi orası? Hava soğuktu, üşüyordum sanki ben… Ne vardı senin üstünde. Hava siyahtı hatırlıyorum da sen ne renktin acaba? Yani bir hatırlasam başlayacaktım anlatmaya ama başını çıkartamayınca gerisi de gelmiyor. İlk kelimesi akla gelmeyen eski bir şarkıyı söyleyememek gibi…

Neyse sonu da yok zaten hikayenin ondan hatırlamaya da gerek yok arasını. Okulda öğretilen Çehov öyküleri gibi yani… Başı yok sonu yok, arasındakilerden can acıtmacalar…

Bir anlatmak var dilimin ucunda yani. Dilim dönmüyor. Dilsiz kalıyorum. Bir kibrit yakıyorum cebimden çıkartıp, üfleyip seni diliyorum tanrıdan. Bir yerlerde birilerinin doğumgünüdür nasılsa… Pastalar kesilmiştir, bir dilimi paylaşsak mı?

Published in: on Ekim 14, 2012 at 4:58 pm  Yorum Yapın  

Toprak

Üzerime ölü toprağı sermişler gibiydim. Silkelip yerimden kalktım. Kafein lekeli bardaklar tezgaha dizilmiş, kafeinin işe yaramadığı aynada ayan beyan…  Gözümde çapaklar vardı, uykusuzluk da çapak yapabiliyormuş meğer. Yüzümü yıkadım. Çapak kolay geçiyormuş. Uykusuzluk baki…

Çapa atmış gibiyim eve. Üç gündür, gün yüzü görmeden çakılı kaldım. Toprak ağırlık yapıyor işte, ayrılık heyelan etkisi yapabiliyor. Üzerine dökülen, ayrılık toprağı sanki. Her daim teyemmüm hali. İyi bir şey mi bu bendeki?

Sokak kendime getirir dedim. Müziğimi, kitabımı çantama koydum. Kapıya geldim, çantayı boynuma astım, ağırlık yaptı. Madem müzik dinleyip, okuyacağım çıkmaya ne gerek var dedim. Attım çantayı boğazımdan, çıktım dışarıya.

Deniz havası alamaya boğaza indim. Yeşermiş toprağın üzerine ölü gibi uzandım. Benim üzerimde de ölü toprağı, toprağın üzerinde karıncalar… Beni bir kaşınma tuttu. Nereden çıktı bu karıncalar şimdi. Zaten aklım karışık, bir de kaşınmanın zamanı mı şimdi. Kalktım uzandığım yerden. Çakıl taşlı yolda yürümeye başladım.

Taşı toprağı altın, taşı toprağı aynı bu şehrin. Alışamıyorum, allerji yapıyor bende. Silkeledim üstümü başımı. Döndüm evime.

Published in: on Ekim 14, 2012 at 9:37 am  Yorum Yapın