Sarhoş naraları uğulduyor kulaklarımda. Çok içmişim, içime bağırıyorum, sesim çıkmıyor başkasına. Başım ağrıyor. Şaraptan değil, alışmaktan. Artık döndürmüyor bunlar başımı, ama birisi durdursun bu Galata’yı…
Baştan başlayabilsem keşke. Aslında başı da belli değil flu geçişler var hayatlar arasında ama yine de illa bir başlangıç gerekirse işte tam buradan almalı…
Neresiydi orası? Hava soğuktu, üşüyordum sanki ben… Ne vardı senin üstünde. Hava siyahtı hatırlıyorum da sen ne renktin acaba? Yani bir hatırlasam başlayacaktım anlatmaya ama başını çıkartamayınca gerisi de gelmiyor. İlk kelimesi akla gelmeyen eski bir şarkıyı söyleyememek gibi…
Neyse sonu da yok zaten hikayenin ondan hatırlamaya da gerek yok arasını. Okulda öğretilen Çehov öyküleri gibi yani… Başı yok sonu yok, arasındakilerden can acıtmacalar…
Bir anlatmak var dilimin ucunda yani. Dilim dönmüyor. Dilsiz kalıyorum. Bir kibrit yakıyorum cebimden çıkartıp, üfleyip seni diliyorum tanrıdan. Bir yerlerde birilerinin doğumgünüdür nasılsa… Pastalar kesilmiştir, bir dilimi paylaşsak mı?